140journos yine başarılı bir iş çıkarmış. İzleyince yine koca bir bok çukurunda yaşadığımızı hatırlattı bize. Yazıktır ki yakın zamanda yaşananların bazılarını unuttuk, ne yazık ki, ne yazık ki:
- Günlerce koca bir karmaşadan ibaret olan "korona ülkemize ulaştı mı?" sorusunun "
IMF'nin Covid-19'dan etkilenen ülkelere 50 milyar $ yardım yapacağının" açıkladığının hemen ertesinde ülkede ilk pozitif korona virüs vakasının açıklanmasıyla cevaplanması
- Atılan bir tweet'le -tesadüf ya- İsveç'ten Türkiye'ye özel ambulans uçakla hasta getirilmesi bunun defalarca reklamının yapılması canlı yayınlarda anlatılması. Ardından hastanın -Allah'ın hikmeti- 2 gün sonra sapasağlam ayakta hastaneden çıkması. Ardından olayın bir daha gündeme gelmemesi (Olaya dair en çok kanıma dokunan şey canlı yayında hastanın kızına "
Türkiye'ye gelmeyi düşünüyor musunuz?" sorusuna "
Yollar açılırsa tatile gelirim elbet" demesi oldu)
Ama aynı dönemlerde akciğer hastası bir Aslı Özkısırlar isimli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yoğun bakımlarda yer olmadığı için isyan etmiş, hatta sağlık bakanlığı ve sevecen sağlık bakanımıza tweet'ler atmış ama hiç birisi görülmemiştir.
Ne yazık ki İsveç'e özel ambulans uçak gönderen devlet kendi vatandaşına yatak bulamadığı için bir insan hayatını kaybetmiştir.
- Virüs'ün yeni yeni palazlandığı dönemde önüne her gelen
(bkz: herbokolog) tv'lere çıkmış, kimi kelle paça yemek virüsü öldürür demiş, kimi virüs bizim ırka bulaşmaz demiş bunlar televizyonlarda dönmüş bir tane aklı başında yetkili de çıkıp "birader siz n'apıyosunuz" dememiş.
Çünkü ne yazık ki o dönem devlet kendisi de ne yapacağını bilmiyordu :)
- Aynı hafta içerisinde İBB ve ABB illerinde korona virüs kaynaklı ölü sayılarını belgeleriyle açıklamış ve görülmüştür ki bu
2 ilde olan ölü sayısı Türkiye'nin genelinde olan ölü sayısından daha fazla. Ama ne yazık ki bu olay bile sadece sosyal medyada kısa bir süre gündem olmuş sonra unutulup gitmiştir.
- Devletin kasasını dibine kadar ekmekle sıyırdıkları için para kalmadığından döviz akışı bekledikleri Turizm sezonlarında -şimdi olduğu gibi- yasakların gevşetilmesi ve senaryonun başa sarması
- TV'lere çıkıp halktan topladıkları paraları
(bkz: biz bize yeteriz Türkiye'm) bir süre sonra büyük çıkıp biz nakit yardımı yaptık, gıda yardımı yaptık vs şeklinde anlatmaları
- İnsanların dükkanları kapatılırken, işsiz kalırken ve bu insanlara kira yardımı, vergi kolaylığı, fatura desteği sağlanmazken aynı dönemlerde
parti kongrelerinin yapılmaya devam etmesi
Ve videoda yer almayan anlık aklıma gelen:
- Maske dağıtım rezaleti
- Yakın zamanda "cebimize bir kaç dolar girmesin mi?" mantığıyla yabancı turistlere dolaşım izni verilirken halkın evlerine tıkılması
- Aşı yapılmış turizm personeline "ben aşılıyım" yazılı maskelerin takılmasının planlanması, tepkiler üzerine bundan vazgeçilmesi ve daha aklıma gelmeyen videoda bahsedilmeyen onlarca şey.
İsmail Saymaz'ın dediği gibi;
Bir tarafta akp Türkiye'si var, danışmanlar koko çekiyor, bir tarafta gerçek Türkiye var, insanların sigara almaya parası yetmediğinden makaron alıyorlar
Bu sefer videoda Rasim Ozan Kütahya'lı ve eşini görmek yerine İsmail Saymaz gibi bir gazeteciyi görmek ayrıca güzel oldu ama sanıyorum ki videoda söylediklerinden ötürü kendisine çemkirmeler biraz daha artacaktır.
Videonun altında gördüğüm en beğendiğim yorum ile entry'i sonlandırıyorum:
“Veda” adlı videoyu dört gözle bekliyorum
---
spoiler ---
Videoyu izlemek bünyede umutsuzluk ve karamsarlık oluşturabilir
---
spoiler ---